INSTAGRAM

Iste Eskisehir'in guzelligi ❤️🇹🇷🇹🇷 #milliteyze #millitakim #taraftar #zafer#tbtI am so so so happy with her ❤️ 😇 #myangel #bucketlist #onestepdone  #cesme #marinaAdam gibi adamlar 😎 #kardesler #australian #brothersHer daim beraber olmayi kafaya koyduk bi kere 😎😎 #myangel #istanbul #galatakulesi #bucketlist #conquerConquer #istanbul - #kizkulesi with #myangel #bucketlistTakim gibi takim be #muhendislik #next#eskisehir #tbtYildonumunu de kutladik.. ☺ #365gun #mutluyuz (Bucket listden bir madde de gitti kaldi #99 )

Süngülerle, silahlarla ve kanla kazandığımız askeri zaferlerden sonra,
kültür, bilim, fen ve ekonomi alanlarında da zaferler kazanmaya devam edeceğiz.

-Mustafa Kemal Atatürk

SPOTİFY LİSTE '17

YAZAR KAFE

Bumerang - Yazarkafe

Velespitli Bir Fotoğrafçı Oldum

Velespitli Bir Fotoğrafçı Oldum

Merhaba arkadaşlar, hep hayalini kurduğum bisikletimi birkaç ay önce almış bulunmaktayım. Daha tam olarak tadını çıkaramadım. Bu süre zarfında sadece Anadolu Üniversitesinin İki Eylül Kampüsüne gidip geldim. Daha turlara katılmak nasip olmadı. Gerçi bir arkadaşla 50 Km’lik bir kısa gezinti yapmıştım ama o sadece alışma evresiydi.

Bisikleti daha yeni aldığım için çok fazla ekipman eksiğim var. Çoğu araç gereç tamir aletleri felan filan daha yok. Onları da tamamladıktan sonra rahatça uzun turlara çıkabilirim. Hatta Eskişehir’den yola çıkıp Bilecik'e kadar gitme gibi bir hayalim de var. Git gel yaklaşık 200 Km. Biraz kondisyon toplayıp bir de ekipman eksiklikleri giderdikten sonra gidip gelebilirim aslında. Aslında Eskişehir – Bilecik arası çok rahat yokuş yok denecek kadar az fakat Bilecik – Eskişehir arası biraz yorabilir. Birkaç tane yokuş var. Onlarda büyük ihtimalle yoracak. Birde güneşi de hesaba katarsak epey çok mola vermek zorunda kalabilirim. Her şeye hazırlıklı olmak gerek yani.

Bisiklet benim için gerçekten bir özgürlük aracı. Kafam nereye gitmek isterse oraya gidebilirim hem de zevk alarak. Bu konuda siz ne düşünürsünüz bilmiyorum ama her dakika bisikletin üstünde olmak isteyen biriyim. Bisikletim olsun sırtımda da sırt çantam olsun bana yeter de artar bile. Başka bir şey istemem. O derece tutkunum şu alete.

En çok istediğim diğer bir olay da fotoğraf makinemi alıp keşfedilmemiş şahane yerleri keşfetmek ve oraları fotoğraflamak. Bu yaz ayındaki aktivitem de bu olacak gibi duruyor. Madem tatile çıkamıyoruz o zaman tatili biz yaratalım dimi.

Bu arada da beni 500px.com/aliemreky buradan takip edebilirsiniz. Çektiğim fotoğrafları burada yayınlıyorum.


EKİPMANLARIM:

- Canon EOS 100D body + 18-55 mm kit lens Fotoğraf Makinesi - (50 mm lens loading…)

- Carraro Sportive 221 Bisiklet

- Newfeel yeşil 17 Lt Sırt Çantası

Hayal Edin ve Yaşayın

Hayal Edin ve Yaşayın

Bir zamanlar o kadar da hayallerimin peşinden koşan hatta yürüyen birisi değildim. Evet hayal ederdim şöyle olsa böyle olsa derdim. O zamanlar hepsi bana imkansız bir hayal ürünü olarak geliyordu. Neden bilmiyorum. Hiç birinin gerçeğe dönüşme imkanın olmadığını düşünüyordum. Aslında bakıldığı zaman gerçekçi hayaller üretiyordum. Ne bileyim mutlu olacağım bir işte çalışmayı istiyordum, kendime hazırlamayı düşündüğüm Bucketlist oluşturup hepsini yapmak istiyordum. Hepsi bunlara benzer şeylerdi. Gerçekçi şeyler. Ütopyayı istemedim hiç.


Gördüğünüz üzere hepsinin gerçekleşme olasılığı varken o zaman imkansız gözlüğünü takıp öyle yaşamaya çalışıyordum. Ne zamana kadar böyle devam edecekti acaba. Hep düşünürdüm bu soruyu. Hayallerimin peşinden koşabilecek miydim acaba? Hırslı ve sabırlı olabilir miydim acaba? Sürekli kafamı kemiren bu kurtçuklardan kurtulabilecek miydim? ve bir zaman geldi ve hepsinden kurtuldum.


Hayatın gerçeklerini yavaş yavaş öğrendikten sonra daha doğrusu yüzüme bir tokat gibi vurulduğu anlardan sonra ben neredeyim? Ben ne yapıyorum? Gerçekten bunları mı istiyorum? Burası benim için doğru yer mi? Sorular sorular… hayatı sorgulamaya başladım açıkçası. İşte o zaman hayatıma bir yön verecektim. Hayallerimin peşinden gidip olmak istediğim, yapmak istediğim her şeyi yapmak mı yoksa her şeyi bırakıp normal hayatıma devam mı edecektim?


İşte o zaman, o ana kadar yaşadığım her şey gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti. Gidebileceğim yere kadar gitmeyi kafaya koydum. Kader de diyebilirsiniz buna ama kadere yön verme işi de biz insanoğlun seçtiğine inanıyorum.


Aslında benim hayat hikayemin veya dönüm noktamın kısa özeti bu şekilde. Hep bir şekilde paylaşmak istedim ama bazen cümleleri toplayamadım, bazen de yazamadım.


Neyse işte ne demek istediğimi anladınız siz: ASLA VAZGEÇMEYİN, ASLA PES ETMEYİN.

0 mı 1 mi?

0 mı 1 mi?

Uzun bir aradan sonra tekrar sizlerleyim. Aklıma zaman zaman yazılacak güzel konular geliyor gelmiyor değil yani. Geldiği zaman ise ya telefonumun not defteri kısmına not ediyorum ya da bilgisayarımda ki not defterime. Eğer vakit bulursam da hemen açıp konulara bakıyorum ve başlıyorum bir şeyler karalamaya. Benim buradaki tek sıkıntım işte yazacak zaman bulamamak. Biraz affınıza sığınıyorum tabi bu konuda.


Şimdi gelelim konumuzun başlığının neden 0’mı 1’mi olduğuna? Ehem ehem bir bilgisayarcı olarak böyle bir başlık seçmem normal sanırım :) neyse bilgisayar biliminde her şey ikilik sistemine göre yapıldığını genel kültür anlamında kulaktan dolma ile de olsa biliriz. Bütün veriler, işlenen girdiler ve çıktılar tamamen 0 ve 1’lerden meydana gelmektedir yani bilinmezlik veya belirsizlik diye bir olay yoktur diyebiliriz. Yani olay ya vardır ya da yoktur. Ya evetdir ya da hayırdır. Özünde sonuç her zaman bellidir aslında. Tamda burada gerçek yaşamımız devreye giriyor.

Yaşadığımız hayatta o kadar çok belirsizlikler, o kadar çok bilinmezlikler var ki bazen neyin ne olduğu konusunda bir fikrimiz olmuyor. Kafa karışıklığına, bunalıma veya ne bileyim psikolojik bozukluklara yol açabiliyor bu durum. Benim tezime/teorime göre net bir şekilde yaşayan bir insanın yaşamı daha uzun sürebilir. Bu uygulanması çok zor bir davranış biçimidir. Uygulandıktan sonra bana göre daha rahat ve daha sakin bir yaşarız. Kendi hayatım içinde böyle olmaya çalışıyorum. Bazı olaylarda karar aşamasını hiç uzatmadan ve hiç düşünmeden ilk aklıma geleni söylüyorum. Seviyorum aslında bu huyumu.


Yukarıda bahsettiğim konuyu Mustafa Sönmez ile Mustafa Alnıak’ın “Blog Yazarlığı Üzerine İki Mustafa'nın Sivas'ta Sohbeti” videosundan esinlenerek yazdım. Küçük bir not da ekliyim: Bu güzel sohbeti, muhabbeti mutlaka izlemelisiniz.


Vakitsiz Hediye

Vakitsiz Hediye
Vakitsiz gelen bir hediyeye ne kadar sevinirsiniz? Ben istemsiz bir şekilde saçma saçma konuşup, ne diyeceğimi bilemem pek. Hele ki bir de en sevdiğin bir şey ise o zaman daha fazla sevinir insan. Bu olayın adı herkesin malumu sürpriz oluyor.

Habersiz, hiç beklemediğin bir zamanda aniden çıkan şeyler insanı mutlu eder. İyi anlamdaki şeyler. Daha doğrusu beni acayip mutlu ediyor. Peki, hayatınız olacak kişi ile karşılaşmanız bu şekilde olduğunu düşünün? Vakitsiz, hiç düşünmediğiniz zamanda ve mekânda. Bu durumda tepkiniz ne olurdu?

Yaklaşık 4 ay önce o kişi bana sürpriz bir şekilde hiç beklemediğim bir zamanda çat diye çıka geldi hayatıma. Kafamda böyle bir şey olmamasına rağmen hani derler ya ilk görüşte âşık olursunuz, heh o durumu bizzat yaşadım sanırım.

İlk gördüğüm zaman ki hissettiğim duyguları tarif edemiyorum. Daha önce karşılaşmadığım cinstendi. Yukarıda bahsettiğim hareketleri istemsiz bir şekilde yaptım diyebilirim. Hiç bilmediğim duyguları daha yoğun hissetmeye başladım. Mesela, bütün hayatımı onunla geçireceğim düşüncesi hiç yokken oluşuverdi. Tabi, emin olmam lazımdı. Zaman ilerledikçe, konuştukça duygularımı, ona karşı hissettiklerimi, onun ne kadar doğru bir insan olduğunu da gördüm. Bu kadar kısa zamanda nasıl emin olabiliyorsun bu derece önemli bir olayda diyebilirsiniz ama gerçekten bu şekilde yoğun şeyler hissediyorsanız o doğru insandır dersiniz. Biraz daha ileriye götürerek, hani nasıl birisini hayal edersiniz diye sorsalar onun özelliklerini sayarım. Tuhaf. Bazen inanamıyorum. “Acaba hissettiklerim gerçek mi” diye soruyorum kendime. Cevabını öğrenmek için ise sadece pencereden kafamı uzatıp derin bir nefes almam yeterli oluyor. O zaman anlıyorum işte gerçek olduğunu.