INSTAGRAM

Birisi kahve mi dedi.. #coffee #kahve #filtreKahve #çayYok #blackCatCoffee Saygı ve özlemle... #10kasim #ataturk Oylardan once daga çıktık 👊 #bilecik #istasyon #instaphoto Demek dağa çıkmışsak #dag #bilecik #kent #ormani #nofilter #istanbul #eminonu #vacation #ferry #sehrin #guzelligi #bilecik Hep birlikte daima en iyiye !! 👏👏👏 😂#atParti #leylailemecnun #secim #oy Hey dude ! You know that we are the best ! #summer #sunglasses Hep soylerlerdi de inanmazdim @kadikoybelediye valla çalışıyormus 👏👏😁

Ne olursan ol.
Ama; önce nefsinin öğretmeni,
vicdanının öğrencisi ol.

Platon

OKUDUĞUM KİTAP

dönüşüm - kafka

TWİTLERİM

SİZDE DİNLEYİN

Bumerang - Yazarkafe

Bir Öğrencinin Hayatı #1

Bir Öğrencinin Hayatı #1
Hayat okurken güzel valla. Bu güzelliğin okurken farkına varamasak ta en azından böyle olduğunu teorik olarak biliyoruz. Ama birde üniversite hayatı diye bir gerçek var. Yurtta kalan arkadaşların pek haberdar olmadığı, evde kalan üniversiteli için hayat çok farklıdır. Bütün her şeyi işte bu evde yaşayanlar yapıyor ve anlıyabiliyor.

Malumunuz şu aralar genelde bütün üniversitelerin vize dönemi. Belki ±1 hafta oynar ama duyduğum kadarıyla hemen hemen aynıymış. Yani şuanda öğrencilik olaylarını en yoğun yaşadığımız dönemdeyiz Zaten 2 vize 1 final yapılıyorsa bir dönem için 3-3,5 hafta mutlaka bu dönem yaşanır. Sanki hayattan bi habermiş gibi takılma huylarımız vardır. Ne sinema, ne karı kız olayları ne de batak atma zamanlarının hiçbir şekilde yaşanmadığı bir dönemdir. Bildiğiniz kızların regl dönemi gibi bir şey.

Bu zamanda öğrencilerin mutlaka yaptığı birkaç olay vardır. Bunları bir öğrenci yapmıyorsa o kişi öğrenci değildir. Bu kadar da emin konuşuyorum. İçinizden “neymiş onlar” dediğinizi duyuyorum. Hemen yazayım madde madde. Zaten okumaya başladığınız zaman hemen kendinizle karşılaştırmalar başlayacaktır.

1) Evden çıkmama: her anı değerlendirip bir ders çalışma derdine düştüğümüz için ne yemek yemek için ne gezmek için ne de arkadaşlarla takılmak için dışarıya çıkmayız. Ne gerek var abi :D Ekmek almak için bile çıkıp çıkmamak konusunda 10 kez düşünenler var ya. Ertesi gün sınav saati öğleden sonraysa öğleye kadar uyunur ve uyuşuk bir şekilde sınava gidilir. Bittikten sonra yine eve gidilir yine ders çalışılır. Bir öğrencinin tüm yaşam alanı tek bir oda ile sınırlıdır yani :D

2) Kahve: En sevdiğim bölümdür. Gidip A101’den sade nescafe paketi aldık ve dibine kadar içiyoruz. Gece, gündüz. Bu içme oranı sınavlar zamanında daha fazladır normal okul hayatında biraz daha normal oluyor. Sırf uyku sorununu ortadan kaldırması için yapılan ve %90’ınımızda işe yarayan bir yöntemdir.

Bir kahve yapmak için gerekli malzemeler: A101 veya BİM kahvesi (nasıl seviyorsanız), bir adet kendinize ait bir kupa bardak (bir adet diyorum çünkü diğer bardakları da kullanırsak bulaşık oranımız artacaktır. Bu öğrencinin hiç istemediği bir şeydir. Sudan geçirip tekrar kaynar suyumuzu koyup içebiliriz), suyu ısıtmamız için bir adet ketıl (eğer yoksa tencere tava çaydanlık ne varsa olur), yine bir adet çay kaşığı (eğer yoksa kaşık çatal bıçak ne varsa kullanılabilir.). Bundan sonra sizin marifetinize kalmıştır.

3) Makarna, yumurta, hazır çorba üçlemesi: Öğrencinin 2 öğünü vardır bazen 3 olabiliyor: sabah, akşam, gece 12 den sonra. Sabah mutlaka yumurta yenir. Yoksa somun ekmeğinin arasına salça sürüp suyla birlikte yiyebilirsiniz. Gayet lezzetlidir ve doyurucudur. Tamamen amaç kahvaltı yapmak.

Akşam yemeğinde ise sabit, ya hazır çorba yapılır ya da makarna. Bu ikisinin stoğu hiçbir zaman bitmez. Eğer bitmişse gitsin kendini sarhoşlara dövdürsün. Ağzını burnunu kırsınlar sonra aklı başına gelir. Yani sonuç olarak o makarna evde her daim olacak. Milli yiyecektir. Gece 12 den sonra da yenmek istenirse akşam makarnayı biraz fazla yaparsın gecede yersin veya sabahki olayı tekrarlarsın. Bu kadar basit.

4) Her daim kazakla, battaniye ile gezmek: Kış ayları için konuşuyorum. Evde doğal gaz olmasına rağmen asla açılmaz. Belki kıyamet kopmaya yakın min seviyesinde belli bir süre yakılır sonra tekrar kapatılır. Bunun amacı ise doğal gazdan tasarruf edip alkole abanmaktır. Düşünsenize 100 TL fatura geliyor, iki kişi olduğunuzu düşünürsek 50 TL. 50/5 dersek 10 tane Tuborg şişe eder. Bence mantıklı bir olay.

5) Bulaşıklar: Son darbeyi en sona koydum. Oluşan bulaşıkları kimin yıkayacağı bilinmediği için bulaşıklarda ki kalan yemekler küf tutasıya kadar o tezgahta kalır. Kimse yıkamak için yanaşmaz. Çünkü o eylem tamamen bir işkencedir, bir zulümdür, bir dramdır. Yıkayana belediye gelip ödül bile vermeli bence. Kimsenin o yükün! altına girmeyi istemez. Kamu spotu sebebidir. O yüzdendir ki kendinize ait bir tabak, bir çatal, bir kaşık, bir bardak ayırmalısınız. Bunları sadece sudan geçirerek ömür boyu kullanabilirsiniz.

Bu zamanları iyi yaşamak gerekiyor. İnsan hayatında en önemli zaman dilimlerinden birisidir ve askerlik anıları gibi anlatılır. Bende bunların daha kalıcı olması için bir kategori açıp, bir seri oluşturmayı düşünüyorum. Umarım devam ettirebilirim seriyi :)

Vazgeçilmez Lezzetler

Vazgeçilmez Lezzetler
Herkesin yaşadığı ve aklında kaldığı harika lezzet zamanı vardır muhakkak :) şöyle açıklayım, her zaman yediğiniz yiyecekleri, öyle bir zamanda yiyorsunuz ki aynı yiyeceği yediğinizde tadı daha değişik, daha lezzetli ve tatlı geliyor. Ağzında farklı bir tat kalıyor :)

Sabahın köründe işe gidenlerimiz muhakkak vardır. Sabah 6-7 gibi işe gitmek üzereyken yolumuzun üzerindeki simitçiden simit alıp daha sonra işyerinde onu sıcak bir çayla yediğimiz zaman her zaman yediğimiz simit tadından daha farklı bir tat kalıyor. O simit hiç bitmesin diye gıdım gıdım yenir hatta küçük küçük parçalara bölüp hemen bitmesin diye zaman zaman bile yenir. Ama değer buna  :) genelde sabah 7 gibi kalkıp yolumun üzerindeki simitçiden bir tane simit alıp iş yerine gittiğimde çayın demlenmesiyle birlikte hemen yemeye başlarım o anda zaten var olan işlerimi bırakıp tamamen o simidin tadına odaklanırım. Hakikaten bir tutku haline geliyor :)

Bunun yanında, üniversitedeyken öğrenci evinde yapılan o hazır çorbaların ve salçalı makarnaların tadını başka bir zaman yakalayabileceğinizi sanmıyorum :D belki evinizde anneniz yapıyordur hem de alasını yapıyordur mutlaka fakat öğrenci evinde yediğiniz o makarna ve çorba daha değişik geliyor insana, tadı nedense bir değişik oluyor :D bu konuyu İsviçreli bilim adamlarına sormak lazım, “acaba bu ağızda kalan tadın sırrı nedir ?” :D Bilimsel bir açıklaması vardır yani :D
Normalde restoranlarda veya esnaf lokantalarında çok fazla işkembe çorbası içmem ama öğrenci evindeyken bimden alınmış hazır çorbaya nedense hiç hayır diyemedim :D bide çorbanın üstüne acı biber döküp yemişliğim vardır. İşkembe sevmeyen bir insandan beklenecek bir davranış mı Hayır tâbikide ama o işkembe çorbası daha tatlı geliyor :)

Hiç unutamadığım bir lezzet daha var. Yaşadığım yerde ufak bi çocukken hep takıldığım bi internet kafe vardı. Orada yapılan tostun ve limonatanın tadını evde kaç defa denememe rağmen hiç tutturamadım :) aynı ekmek, aynı salça, aynı kaşar, aynı yağ, aynı sucuk olmasına rağmen nedense o tadı yakalayamıyorsun :) Çok ilginç gerçekten. Limonatada öyle, nedense o kafede daha tatlı geliyor insana. Bide oyun sonucunda birinci olup kafe sahibi tost ve limonata ısmarlaması yok mu bayılıyorum ya. Acayip tatlı geliyor ,  bedava sirke baldan tatlıdır olayı yani :D

Şuanda aynı yiyecekleri yediğim zaman o tadı bulamıyorum aklımda kalmış bir kere. Güzel olmuş mu olmuş kafanın bi kenarında “daha önce bundan daha güzeli yedim” düşüncesi var ve o asla gitmez ne yapsan ne etsen gitmez :)

Benim aklıma gelenler bunlar daha farklı birçok şey vardır mutlaka, biraz ballandıra ballandıra anlattım ama kusuruma bakmayın :)